Supari ne demek ?

Selin

New member
Supari Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinde Saklı Anlam

Selam forumdaşlar,

Bugün sizlerle sadece bir kelimenin değil, bir duygunun, bir hayatın, hatta iki insanın bakış açısının içine gizlenmiş bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hepimizin duyduğu ama çoğumuzun üzerinde fazla düşünmediği bir kelime: **supari**. Belki kulağınıza mafya filmlerinden, karanlık sokaklardan aşina geliyor. Kimileri için “birini ortadan kaldırmak için verilen emir”, kimileri içinse “başkasına yüklenen sorumluluk” anlamına geliyor. Fakat benim anlatacağım hikâyede bu kelime, sadece suç dünyasına ait değil; aynı zamanda hayatın yüklerini, başkasının sırtına bıraktığımız kararları simgeliyor.

İki Karakter, İki Bakış

Hikâyemiz Arif ve Elif’le başlıyor.

Arif, çözüm odaklı, hızlı düşünen, “Bir sorun varsa hemen çözülmeli” mantığında yaşayan bir adam. Hayatta stratejiyi, mantığı, netliği seviyor. Onun için gri alanlar yok; ya siyah vardır ya da beyaz.

Elif ise daha farklı. Empatik, ilişkisel, duyguları önceleyen biri. İnsanların kalplerini anlamaya çalışır, onların hislerini önemser. Ona göre sorunların çözümü sadece mantıkla değil, duygularla, empatiyle bulunur.

İkisi aynı masada oturduklarında, aynı kelimeye bambaşka anlamlar yüklerler.

Bir Akşam Sohbeti

Bir gün akşam üstü, eski bir kahvehanede oturuyorlardı. Arif çayını karıştırırken, yan masadan kulağına çalınan kelimeyle irkildi: **“Supari vermişler.”**

Gözleri hafif kısıldı, dudaklarını büzdü.

— “Supari… Ne tuhaf bir kelime değil mi?” dedi Arif, düşünceli bir sesle.

Elif başını kaldırdı, gözlerini ona dikti.

— “Sence sadece tuhaf mı? Bence biraz da ürkütücü.”

Arif devam etti:

— “Bana göre supari, bir işi başkasına devretmek. Ama öyle basit bir iş değil. Yapılması zor, riskli ya da kirli bir iş… Kendi ellerini kirletmek istemezsin, bir başkasını bulursun. Emir verirsin. Stratejik bir hamle yani.”

Elif kaşlarını hafifçe çattı.

— “Ama işte sorun da burada. Sen onu sadece strateji olarak görüyorsun. Benim için supari, bir insanın hayatını, sorumluluğunu, belki de vicdanını başkasına bırakması. Empati yoksunluğu var burada. Birinin acısını, korkusunu, duygusunu hiç düşünmeden sadece işin çözümüne odaklanmak…”

Arif sustu, bir an düşündü. Sonra hafifçe gülümsedi.

— “Sen de her şeyi duygular üzerinden okuyorsun. Ama dünya bazen duygularla değil, stratejilerle dönüyor Elif.”

— “Ve sen de şunu unutuyorsun Arif,” dedi Elif, gözleriyle masaya dokunarak, “dünya sadece stratejilerle yaşanacak kadar taş kalpli değil.”

Suparinin İçinde Gizli Hayat Dersleri

İşte tam da burada kelimenin özüne iniyoruz. Supari, sadece bir “emir” değil, bir **kaçış**. Kendi ellerini kirletmekten kaçış, kendi duygularını yüzleşmekten kaçış, kendi sorumluluğunu taşımaktan kaçış.

Arif’in gözünden bakarsak: Supari, bir işin yapılması için akılcı, stratejik bir yol.

Elif’in gözünden bakarsak: Supari, empatisizliğin ve vicdansızlığın adı.

Belki de ikisi de haklıdır. Çünkü hepimiz hayatımızda bir şekilde “supari” vermiyor muyuz?

Bazen kararlarımızı başkasına bırakıyoruz, bazen sorumluluğumuzu taşıması için birine devrediyoruz. Kimi zaman işte, kimi zaman ilişkilerde…

“Sen karar ver.”

“Sen hallet.”

“Sen yap, ben bakarım.”

Bunların hepsi, hayatın küçük suparileri değil mi?

Arif ve Elif’in Çatışması

Akşam ilerledikçe sohbet derinleşti. Arif, hayatın çözüm odaklı bir stratejiyle daha kolay yaşanacağını savunurken, Elif, insanların birbirine dokunarak, hissederek, birlikte taşıyarak yaşayabileceğini söylüyordu.

Bir noktada Elif içtenlikle şunu sordu:

— “Peki Arif, sen hiç kendi hayatında supari verdin mi? Hani, sorumluluğunu başkasına bıraktığın, ellerini temiz tutmak için başkasını öne sürdüğün bir an?”

Arif sustu. Gözleri uzaklara daldı. O an aklına yıllar önce verdiği bir karar geldi. Babasının zor zamanında onun yanında olamamış, tüm yükü abisine bırakmıştı. Kendi vicdanında taşıdığı ağır bir “supari”ydi bu.

Elif, sessizliğini okudu. Ona bir şey söylemedi, sadece gözleriyle anladığını hissettirdi.

Kelimenin Arkasında İnsan

İşte forumdaşlar, “supari”nin sözlük anlamını bir yana bırakın; asıl mesele, hayatımızda kime hangi sorumlulukları yüklediğimiz. Kimi zaman stratejik sebeplerle, kimi zaman duygusal korkularla… Hepimizin bir yerde kendi suparilerimiz var.

Arif’in mantığıyla hayat daha kolay görünebilir. Ama Elif’in bakış açısıyla, hayat daha insancıl, daha sıcak bir yer olur.

Belki de dengeyi bulmak gerek. Stratejinin soğukluğu ile empatinin sıcaklığı arasında bir yerde…

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Benim hikâyem böyle. Bir kelimenin içine gizlenmiş stratejiyle empati arasındaki çatışma…

Peki siz hiç düşündünüz mü?

Hayatınızda hiç “supari” verdiniz mi? Ya da size verildi mi?

Kendi ellerinizi kirletmemek için başkasının sırtına yük bindirdiğiniz oldu mu?

Yorumlarınızı okumak isterim. Çünkü biliyorum ki her birimizin anlatacak kendi “supari” hikâyesi vardır. Ve belki de paylaştıkça bu kelime, sadece karanlık anlamıyla değil; insanlığın içindeki yüzleşmeyle de anılmaya başlanır.

---

Kelime sayısı: ~820
 
Üst