STRIF
Member
Laboratuvarda yetiştirilen deniz eserleri ya da genel olarak etler birfazlaca beşere cazip geliyor. Zira bu eserler yardımıyla insanların hayvanları öldürmesine ya da gezegene daha fazla ziyan vermesine gerek kalmıyor. Üstelik istediklerini yiyerek! Ayrıyeten belirtmek gerekirse, bu laboratuvar eserleri klâsik eserlerle rekabet edebilecek hayvan proteinine de sahip.
Laboratuvarda yetiştirilen deniz eserleri niye farklı?
Bitki bazlı et alternatiflerine ne isim verileceği konusundaki tartışma sürüyor. Üstelik, sanayinin laboratuarda yetiştirilen et mamüllerini klâsik çiftlik hayvanı muadillerinden nasıl ayırt edeceği de soruları genişletti. Şu anda araştırmacıların standart kabul ettiği tek bir terim yok. Lakin araştırmacılar, şirketlerin bu eserlere ne isim vereceğini bulmuş görünüyor.
Öncelikle, laboratuvarda yetiştirilen deniz eserleri ve etleri bitki bazlı etlerle karıştırmamak lazım. Zira bitki bazlı etler, büsbütün proteinden ve bitkisel besinlerden elde edilen öteki bileşiklerden yapılıyor. Buna rağmen laboratuvarda yetiştirilen et aslında yalnızca et. Sırf farkı canlı bir hayvanın eseri değil.
Laboratuvar ortamındaki bu etleri araştırmacılar, büyütülen ve ondan sonrasında steril bir tesiste toplanan hayvan hücrelerinden yetiştiriyor. Laboratuarda yetiştirilen et, kesilen çiftlik hayvanlarının sayısını azaltmak için büyük bir potansiyele sahip. bu biçimdece, hem çevresel tıpkı vakitte zulüm telaşlarını gideriyor.
birebir vakitte bir sorun var; tüketiciler bu etleri klasik muadillerinden nasıl ayırt edecek? İşte bunun karşılığı da eserlerde etiketlerin ve markalamanın kullanılmasıyla cevaplanabilir.
Rutgers Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı bir çalışma, bu eserler için potansiyel bir standart isimlendirme seçeneği sunuyor. Deniz eserleri kelam konusu olduğunda, en azından “hücre kültürlü” yahut “hücre bazlı” ismine sahip olmasını ve bu biçimde satılmasını istiyorlar.
Araştırmacılar, bin 200 tüketici ortalama bir marketteki Atlantik somonu eserinin paketlerini kıymetlendirdi. Etiketler ‘hücre bazlı deniz ürünleri’ yahut ‘hücre kültürlü’ deniz eserleri ibaresini içerdi. Tüketiciler, “hücre kültürlü” yerine “hücre bazlı” tabirini biraz daha fazla tercih ettiklerini söz etti.
Laboratuvarda yetiştirilen deniz eserleri niye farklı?
Bitki bazlı et alternatiflerine ne isim verileceği konusundaki tartışma sürüyor. Üstelik, sanayinin laboratuarda yetiştirilen et mamüllerini klâsik çiftlik hayvanı muadillerinden nasıl ayırt edeceği de soruları genişletti. Şu anda araştırmacıların standart kabul ettiği tek bir terim yok. Lakin araştırmacılar, şirketlerin bu eserlere ne isim vereceğini bulmuş görünüyor.
Öncelikle, laboratuvarda yetiştirilen deniz eserleri ve etleri bitki bazlı etlerle karıştırmamak lazım. Zira bitki bazlı etler, büsbütün proteinden ve bitkisel besinlerden elde edilen öteki bileşiklerden yapılıyor. Buna rağmen laboratuvarda yetiştirilen et aslında yalnızca et. Sırf farkı canlı bir hayvanın eseri değil.
Laboratuvar ortamındaki bu etleri araştırmacılar, büyütülen ve ondan sonrasında steril bir tesiste toplanan hayvan hücrelerinden yetiştiriyor. Laboratuarda yetiştirilen et, kesilen çiftlik hayvanlarının sayısını azaltmak için büyük bir potansiyele sahip. bu biçimdece, hem çevresel tıpkı vakitte zulüm telaşlarını gideriyor.
birebir vakitte bir sorun var; tüketiciler bu etleri klasik muadillerinden nasıl ayırt edecek? İşte bunun karşılığı da eserlerde etiketlerin ve markalamanın kullanılmasıyla cevaplanabilir.
Rutgers Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı bir çalışma, bu eserler için potansiyel bir standart isimlendirme seçeneği sunuyor. Deniz eserleri kelam konusu olduğunda, en azından “hücre kültürlü” yahut “hücre bazlı” ismine sahip olmasını ve bu biçimde satılmasını istiyorlar.
Araştırmacılar, bin 200 tüketici ortalama bir marketteki Atlantik somonu eserinin paketlerini kıymetlendirdi. Etiketler ‘hücre bazlı deniz ürünleri’ yahut ‘hücre kültürlü’ deniz eserleri ibaresini içerdi. Tüketiciler, “hücre kültürlü” yerine “hücre bazlı” tabirini biraz daha fazla tercih ettiklerini söz etti.